Hoş Geldin Bahar!
Aysel Nur Arslan»
Albert Einstein'ın bir sözü vardı. Hayatın nasıl yaşanması gerektiğine dair. 2 seçenek sunmuş: ya her şey bir mucize ya da hiç mucize yok.
Baştan söyleyeyim ben her şey mucize gibi yaşıyorum. Niye mi işime geliyor :) şaka şaka. Kaynağı Mevlana diye de geçiyor Şems-i Tebrizi diye de, demiş ki: İnsanı hayvandan farklı kılan edeptir. Edep demişken Yunus'u da anayım:)
Gezdim Halep Şam,
Eyledim ilmi talep,
Meğer ilim bir hiçmiş,
İlla edep illa edep...
Edep nedir diye düşünüyorsun ahlak işin içine giriyor. Ee o zaman...
Merhaba Ahlak:)) Ahlak bize yaşam olgusundan bahsediyor. Anlayışımızı ortaya koyuyor.
Albert Einstein da 2 anlayış sunmuştu: sonsuz iyi ve kötü. Önce haklı bir görüş gibi geliyordu bu ikilik fakat düşündükçe uzaklaştım buradan.
Baktım yaşadıklarımıza kötü nerde göremedim. Her şey mucizeymiş gibi baktığımdan da değil. Öyle, göremiyordum ne türden yaklaşırsam yaklaşayım. Küçükken bir ceylanı avlayan aslanı kötü bilirdim, sonra baktım o aslan da yavrusunu besliyor. Araştırdım ceylan avlanmamış olsa ekosistem ölüyor. Pişmanlığım yoktu :) Sordum sonra: Her şey sadece iyi olmasın? Ya kötü sadece bir algı yanılgısıysa...
İşte bu sorular bana tek bir seçeneği sunuyor. Hayat sadece yaşanır, her şey mucizeymişçesine.
Yaşa, yaşa; darılma sen hiç olanlara.
Yaşa.
Sorun yoksa kalbin ortada.
Ona bir arkadaş selamı ver, inan gider hep çok hoşuna.