Zıtlıkların Döngüsü

Tuğba Alaca» 



Bazı anlar vardır, zihninizdeki duyguları sarmaşıklara sarıp karmaşıklaştıran. Hisleriniz sizi her yöne çeker. Kendinizi kurtarabilecek en ufak bir boşluk ararsınız. Ararken boşluğa düşersiniz. Hareket edersiniz, ettiğinizi sanırsınız. Dışarıya karşı öylece bakarsınız. Gözlerinizden zihninizdeki fırtınayı yansıtan bir sürü duygu geçer. Cızırtılı bir radyo frekansına kulak verirsiniz. Daha önce aynı fırtınaya ev sahipliği yapmışsınızdır. Birden hatırlarsınız; merkeze, kendinize, ulaşmaya çalışırsınız. Çünkü bilirsiniz fırtınanın en sakin yerinin aslında tam merkezi olduğunu. Kötü anılarınızı bir bıçak gibi kullanmanız gerekiyordur artık. Sarmaşıklarınızı kesmek, fırtınaya kapılıp gitmemek için tek yol budur çünkü. Bunu başardığınızda fırtına dinmiştir. Cılız bir güneş ışığının eşliğinde geride bıraktıklarına bakarsınız. Bazı ağaçlarınız yıkılmıştır oysa onlar önceden o kadar sağlam gelmiştir ki size bunu görünce şaşırırsınız. Sonra toparlanırsınız. Elinize bir fidan alıp tekrar dikersiniz. Solan çiçeklerinizin üzerine toprak atmak sizin için zor olsa da kendinize Veyl Vadisinde olmadığınızı hatırlatırsınız. Acılarınızla, korkularınızla, mutluluklarınızla size aittir bu dünya. Gökyüzünüzün sakin maviliğini benimsediğiniz kadar kızgın yıldırımlarına da sahip çıkmalısınız. Denizinizin her daim yakamoz oluşturmayacağını bilip girdaplarıyla da kabullenmelisiniz. Zıtlıkların döngüsünde kendinizi bir yabancı gibi hissetmek yerine döngünün bir parçası olmalısınız.