İnsan ve Uyum

Aysel Nur Arslan



     Merhaba. İnsan ve uyum sorunlarıyla psikolojik açıdan bakışalım diye yazıyorum. Bir seri sizleri bekliyor olabilir. Sevgili  Dr. Okan Bilgin ve Dr. Süleyman Akçıl'a teşekkürler. Bir de Aslı💕

     'Kuşkusuz her hayat çok yönlüdür. Bazı hayatlar daha da çok yönlüdür de. Selam olsun onlara. Kişi dünyaya gelir; anasıydı, babasıydı, dahasıydı büyür. Büyürken öğrenir, eşleştirip. Dizer, düzer. Unutur. Ne bileyim işte.

     Bu insanı anlamak için belli bir kritere ihtiyaç duyduk önce her alanda. O kritere göre astık, kestik, birleştirdik. İdealleştirdik. Ya da ideal olan örüntüleri fark ettik işte. Her neyse. O idealizeye yaklaşma oranımıza uyum dedik. İyi ki uyum var, iyi ki o ideale yaklaşıyoruz, iyi ki yaklaşmaya çalışanlar var. İnsan olmak kadar insan kalabilmek de zor çünkü:) Düşünüyorum hepimiz insan olabilsek, bir de kalabilsek; herkes birbirinin oranına da saygı duysa, baharda kuşlar gibi olsak:)

     Bu orana saygı duyabilmek için oranımızı birebir etkileyen ideolojik, sosyolojik etkenlere de bakalım boşuna hayal kurmuş olmayalım maksat:)

     Aile(kardeş sayısı, doğum sırası, anne-baba ilişkisi, anne-baba-çocuk ilişkisi, genişlik-çekirdeklik durumu, rol modellerinin karakterleri, kardeşlerle ve kuzenlerle olan iletişim, ekonomik durum...)

Toplum(yaşam alanının konumu, etnik kökenleri, her türlü sınıflandırmalara bakış açıları, kalıplaşmış yargıları sorgulama ve doğruluğunu sınama potansiyeli, hak özgürlük sorumluluk farkındalık seviyesi)

Eğitim(eğitim imkanı, öğretmen seçimi, arkadaş seçimi, eğitim süresi, eğitimin vaatleri ve eğitimden beklenenler...)

Teknolojik gelişmeler(kültürel aktarımlar, medya ticareti, tüketim anlayışına etkisi, takipçiler aboneler takip edilenler unfollowlananlar...)( Komik oldu:) inat  ettim takibi bıraktıklarımız demeyeceğim😝)

     Evveet. Ne kadar çok etki var. Hepsini düşünemeyecek kadar tembel ve takıntısızımdır:) Yine de eşduyunun önemini bir kez daha daha iyi anladım:) İnsan neler nelerle uğraşıyor. Tam da bu konu için kızılderelilerin sanırım çok etkili bir sözü var:

Benim hayatımı yargılamadan önce benim ayakkabılarımı giy ve benim geçtiğim yollardan, sokaklardan geç. Benim takıldığım taşlara takıl, yeniden ayağa kalk ve aynı yolu tekrar git benim gittiğim gibi anca o zaman beni yargılayabilirsin.

     Şimdi de yargılamak yerine eşduyu yaparken kullanabileceğimiz psiko-yaklaşımlardan bahsedeyim ki emeğimize layık bir şeyler daha eklensin. Yargılamıyoruz çünkü yargılamak hiç kolay değildir:)

·        Psikoanalitik yaklaşım

·        Davranışçı yaklaşım

·        Bilişsel yaklaşım

·        İnsancıl yaklaşım

      Psikoanalitik yaklaşıma göre insan davranışlarına yön veren iki temel unsur var: cinsellik(libido-yaşama hevesi) ve saldırganlık. Bu iki unsur ve bunlara bağlı olan bastırılmış duygular ve dürtüler toplumsallaşmayı engellediği için bilinçaltında muhafaza edilirmiş. Ve evet bu kuram, insanın bilişsel yapısının id, ego, süperego elemanlı 3 boyutlu bir mekanizmadan oluştuğunu anlatır. Bunların hikayesini yazmak da sonra nasip olur belki. Sistemde kişi bu elemanların etkileşimlerinin bir yansımasıdır. Şimdilik iyi ki ego var demekle yetineyim. Bir de bu kurama  gelişim dönemleri ile ilgili başka bir bakış açısı da dahildir. Sevgili Freud'a göre çocukluk yaşamı oldukça önemlidir. Ayrıca Freud; oral, anal, fallik, gizil ve genital adında beş farklı psikoseksüel dönemi de ortaya çıkarmıştır. Bu dönemlerdeki sorunlarımız tüm hayatımızı şekillendirebiliyor demiştir. Teşekkürlerimizi sunup diğer yaklaşıma geçelim.

     Davranışçı yaklaşım, zihinsel süreçleri önemsememiş sadece gözlemlenen eylemler:) İnsanların davranışlarının o an sahip olunan eğilimlerden dolayı değil geçmişten getirilen bireysel tecrübelerden kaynaklandığını söylemiş. Bu bağlamda yaklaşımımız; klasik koşullanma, edimsel koşullanma ve gözlemsel koşullanma ile çalışır. Bu yaklaşımda alışılmışın dışında bir ortama geçiş yapan bireyler adapte olurken epey sancılar çeker. Yani bizlere der ki: Alışmak sevmekten daha zor geliyor:)

     Bilişsel yaklaşım, insanın işlevselliğini etkiyen duygu ve davranışlarını olumlu yönde evirmek görüşü üzerine temellendirilmiştir. Yaşama dair yanlış düşünceler etrafında insan yanlış yönlendirecek karakteristik özellikler kazanmaya başlar. Günlük hayatta da tespiti mümkün olmayan ve insana yaşamı zorlaştıran birçok bilişsel çatışma mevcuttur. Bunlardan bazıları: iki uçta düşünme, yersiz kişiselleştirme, aşırı genelleme, felaketleştirme, seçici sorgulama(arkadaş grubumdan biri beni sevmiyor ki bu da benim sorunlu olduğumu gösterir...), gerçekdışı beklentiler(mezun olana kadar tüm hocalarımın gözüne girmeliyim) ve benlikle ilgili kötü yanlış inançlardır. 

   Görüldüğü üzere bu kuramda vurgulanan temel nokta düşünce kalıplarının duygu ve davranış örüntülerini nasıl etkilediğidir. Kişi yanlış durumdayken bunu sezer fakat davranışlarındaki bozuklukların bilişsel bilinçaltındaki şemasını ayırt edemez. Otomatik düşünceler, tıpkı şemalar gibi farkında olunmayan bir yapıdır. Bu yapılar belirli çalışmalarla keşfedilip geliştirildiğinde fevkalade sonuçlarlayızdır demektir. 

     İnsancıl ve son yaklaşımımızda bilişsel ve davranışsaldaki gibi geçmiş tecrübelerin kişiye etkisi kabul edilmiştir. Buradaki fark bireylerin kendi duygu ve davranışlarından kendilerini sorumlu tutuyor olmamızdır. İnsanın öğrenme isteği vardır ve  kişiye gelen her tepki önce bu öğrenme isteğinin etkisine bağlıdır. Çünkü kişi bu kapasiteye sahiptir ve sorumludur. Siz siz olun her şeye maydanoz olmayın der gibi biraz.😳Kişi gerçekte olan benlikleri ile ideal benlikleri arasındaki mesafeye göre sorumluluklarına karşı farkındalık geliştirir. Bireysellik oldukça önemlidir. Bireyin sahip olduğu bilgi, beceri, değer, hedef gibi özelliklerle benlik oluşur. Benlik ne kadar gelişmiş ve çok yönlüyse kişide sosyalizasyon ve uyum da o kadar artmıştır. İnsan sevilme ve aidiyet duyma ihtiyacından ötürü psikolojik anlamda da belirli bir düzen içerisinde olmalıdır. Bu düzen için insancıl yaklaşım koşulsuz kabulün  sağlanması gerektiğini düşünmüştür. Ve bu yaklaşımın toplumsal uçurumların da önüne geçeceğini başta dediğim baharda kuşlar gibi olmamızı sağlayacak bir etmen olduğunu ifade etmiştir. Bir de son kez bireyin uyum becerilerini geliştirici aktiviteler toplumda daha sık rastlanılmalı demiştir.

     Eveeet. Diğer sayıda insanla ilgilenmeye devam  edeceğim inşallah. Bu arada yaklaşımın en güzeli: 

'Yaradılanı sev Yaradan'dan ötürü;) '

Yunus Emre🌹