Vallecas Davası
Özge Asena Bozkurt ve Ali Dönmez
Herkese selamlar. Bu yazımızda polis
kayıtlarına geçen sıra dışı ve kiminiz için uyku vakti hikayesi olarak
tanımlanabilecek bir olayı sizlerle paylaşacağım. Lafı uzatmadan olayı
anlatmaya geçiyorum. Şimdiden keyifli okumalar dilerim.
1990 yılının Mart ayında İspanya’da Estefania Guiterez
Lazaro isimli dini bir okulda okuyan ve paranormal olaylara ilgisi olan genç
bir kız birkaç ay önce erkek arkadaşını bir motosiklet
kazasında kaybetmişti. Erkek arkadaşını fazlasıyla özlemişti ve haliyle
onunla iletişim kurmak istiyordu. Bunun içinse genellikle üçüncü sınıf korku
filmlerinde bir fincan kullanılarak yapılan “ruh çağırma” metodunu denemeye karar verdi. Ruh çağırma işlemi normal şartlarda herkesin kolay
ulaşabileceği hatta yurt dışında oyuncakçılarda satılan “Ouija Tahtası” diye adlandırılan bir eşya ile yapılır. Ouija tahtası ile
ilgili detaylı bir yazıyı ilerleyen sayılarımızda sizlerde paylaşacağım, o yüzden
şimdilik bunun hayatta olmayan kişilerle iletişim kurmak amacıyla kullanıldığını
veya bunun denendiğini bilmeniz yeter. Her neyse hikayemize geri dönebiliriz. Estefania
okulunun bodrum katında Ouija tahtası kullanarak birkaç arkadaşı ile beraber bu
işleme başlarlar. Arkadaşlarının söylediğine göre bu işlem sırasında etraftan
seslerin geldiğini söylerler. Tam bu esnalarda içeriden okulda görevli olan bir rahibe
içeri girer. Dini kişilikler bu tarz işlemleri görünce tabiri caizse
kıçını sallayan matador görmüş boğaya dönerler. Rahibe
sinirlenir ve Ouija tahtasını ortadan ikiye böler. Tabii bunun üzerine
de bir bilgi daha eklemek istiyorum. İnanışa göre ruh çağırma işlemi sırasında Ouija tahtası
kırılırsa daha önce o tahtanın üzerinden çağrılmaya çalışan ve o an çalışan ölmüş kişilikler tahtanın
sahibine veya ortamdan birisine musallat olurlar. Yani tahtanın kırılma noktası
olaylarımızın başlangıcı. Arkadaşlarının söylemlerine göre tahta kırıldıktan
sonra çıkan beyaz bir duman Estefania’nın burun deliklerinden içeri girer. Evet, hepinizin aklına korku
filmlerinde klasik sahneler canlanmaya başlamıştır. Bu yaşanan olaydan sonra
Estefania’nın hayatı değişmiştir. Sadece Estefania’nın değil tabii onunla beraber
ailesi de akıl almaz olayların olduğu bir sürece girmişlerdir. Estefania’nın değişen ruh hali ilk
başlarda “Ergendir ne yapsa yeridir.” kafasıyla
önemsenmemiştir.
Geceleri bir grup garip varlığın odasına girip onu aralarına katılmak için ikna
etmeye çalıştığını söyler. Uykusuz bir hayat ve halüsinasyonun sık yer kapladığı
anılar biriktirmeye başlamıştır. Günün belli saatlerinde nöbetler geçirmeye
başlamıştır. Bu olanlardan sonra bu sefer “Bizim kız acaba delirdi mi?” kafasıyla doktor ziyaretleri başlar. Aile
ülkenin birçok psikiyatristinin kapısını çalar fakat bir sonuç alamazlar. 1991
yılının yazında artık Estefania için olay son noktaya gelmiştir. Ağzından köpükler saçarak bilinçsiz
bir şekilde ailesine saldırmıştır. Ertesi gün ise yine benzer bir nöbet geçirmiştir. Hastaneye
kaldırılmıştır fakat maalesef kurtarılamamıştır. Otopsi sonucu hiçbir bulguya
ulaşılamamıştır. Hastane kayıtlarına “ani ve şüpheli ölüm” olarak geçmiştir.
Kızın ölümünden
sonra olaylar durulmadı. Evlat acısı çeken bir aileyi daha zor günler
bekliyordu. Annesinin ifadesine göre Estefania’nın odasından geceleri
yaşlı adam çığlıkları geliyordu. Bu ses Estefania’nın büyükbabasına çok
benziyordu. Aynı zamanda bu sıralarda evin dolapları kendi kendine açılıyor,
eşyalar kendi kendine hareket ediyordu. Annesi geceleri bir varlığın ona temas
ettiğini idda ediyordu. 1 Kasım 1993 tarihinde Estefania’nın duvarda asılı olan
fotoğrafı kendi kendine alev almaya başlayıp yanmıştır. İşin
ilginç başka bir kısmı ise çerçevede bir zarar meydana gelmemiştir. Aile bu olanlardan
sonra belki de içlerinde çözüleceğine dair umut olmamasına rağmen polisi
aramışlardır. Eve gelen bir dedektif ve ekibini evin önünde yağmur altında
ağlayan bir aile ve evin içinde ise kendi kendine açılan dolaplar
karşılamıştır. Yani bu varlıklar her neyse kimseden çekinmeden uğraşlarına
devam ediyorlar. Yaşanan bu olaylar esnasında da duvarda hareketlenen bir Hac
polislerin gözünden kaçmıyor. Polisler ellerinden bir şey gelmeyeceğini
belirterek dosyalarına “paranormal vaka” notunu düşüyorlar. Böylece İspanya’da polis kayıtlarına ilk
defa bir paranormal vaka eklenmiş oluyor. Polislerden sonra kısa bir süre evi
paranormal araştırmacılar ve medyumlarda ziyaret ediyor. Yani artık hurafelere
başvurma kısmına geldik. Hurafe diyoruz fakat şunu da eklemem gerekir ki
paranormal araştırmacılar insan kulağının norma şartlarda duyamayacağı
farklı frekanstaki sesleri duymaya yarayan bir cihaz ile şu cümleyi net bir şekilde
duyduklarını söylüyorlar, “Biz daha başlamadık.” Ayrıca
yaptıkları araştırmalarla Estefania’nın da hala o evde olduğunu ve ailesini korumaya çalıştığı ortaya
çıkıyor. Aile evi satıp başka bir yere taşınırlar ve olaylar burada son bulur. Evi
satın alan kişiler ve Estefania’nın ailesi bu tarz olayları yaşamayıp sıradan bir hayata devam
ettiklerini dile getirirler. Yani her şey bitmiştir ve geride sadece bir
ailenin yaşadığı travmalar ve “Vallecas Dosyası” olarak geçen bir
dosya kalmıştır.
Olay hakkında şunları belirtmek
istiyorum ki yazıya aktarırken kendi yorumumu kesinlikle katmayıp ailenin
verdiği ifadelere göre anlattım. Bu olay “Veronica” isimli bir filmde konu alınmıştır. O filmi izleyerek de
anlattığım olayı daha ince hatlarıyla görebilirsiniz.